ARAŞTIRMA SAHASININ TANITILMASI
1.1 Sakarya İli
Sakarya ili adını; aşağı havzasında bulunduğu,
topraklarında Karadeniz'e dökülen ve il topraklarını G-K doğrultusunda ortadan
ikiye bölerek kat eden Sakarya Nehrinden alır. Sakarya Nehri'nin ise adını
nereden aldığına ilişkin bilgiler Frigler dönemine değin uzanmaktadır. Sakarya
adının nereden geldiği ile ilgili görüşler şunlardır:
Eskişehir Çifteler
ilçesinin 3 km GD yönünde antik Sangia şehri bulunuyordu. Buradaki kaynaktan
çıkan sular önce küçük bir göl haline gelir, sonra akışa geçerek Sakarya
Nehrinin kaynağını oluştururlar. Bu antik kentin adının nehre verildiği
düşünülmektedir.
M.Ö. VII. yüzyıla kadar bölgeye hakim olan Frigler kutsal saydıkları nehir tanrıları
Sangari adını vermişler. Frig ana tanrıçası Kibele'nin
kocası olan Atis'i doğuran Sakarya Nehri'nin kızı Nana'dır. Bu isim önce
Sangarios, sonra ise saldırgan manasına gelen Zakharion'a dönüşmüştür.
Başka bir rivayet M.Ö III. yy ve M.S.IV yüzyılları arası
yöreye hakim olan Bitinya
kraliçesi Sangarius'un adının verildiği şeklindedir.
Sakar Dede adında bir ermiş nehir üzerindeki köprüden
geçerken parasız olması sebebiyle hakarete uğrar ve geçirilmez. Keramet
gösterir, dua eder, nehrin yönünü değiştirir. Nehre bugün Erenler ilçe
sınırlarında türbesi olan bu Sakar Dede'nin adı verilir.
Sakarya’nın Tarihi
1.İlk Çağlar
Anadolu birliğini ilk kuran Hititlerle Sakarya'nın da tarihi başlar. İç
karışıklıklar sonucunda bölünen Hititlerden sonra bölgede Frigler hakim olmuştur. Friya hakimiyeti sone erdiğinde bölge Lidyalıların eline geçti. M.Ö. 6. yüzyılda
Lidyalıları Pers İmparatorluğu yıkarak Anadolu'ya hakim oldular.
Makedonya kralı büyük İskender M.Ö. 4. yy' da Persleri yenerek Anadolu'ya hakim
oldu. Büyük İskender'in ölümünden sonra Bitinya Krallığı bağımsızlığını ilan
ederek Sakarya'nın da bulunduğu bölgede hakimiyetini ilan etti. M.Ö 1. yy'da
Roma imparatorluğu Bitinya krallığına son vererek bölgeyi topraklarına kattı.
Roma imparatorluğu ikiye bölündüğünde
(M.S.365), Bitinya bölgesi Bizans İmparatorluğuna kaldı. İstanbul'u ele geçirmek
gayesiyle gelen İslam orduları bölgeyi fethetmişlerdir. Bu hakimiyetler kalıcı
olmamıştır. Alana zaman zaman Sasaniler de akınlar düzenlemiştir.
Malazgirt Savaşı’ndan sonra Kutalmışoğlu Süleyman Şah Sakarya dahil tüm Anadolu'yu kontrol
altına aldı. İznik'in başkent olduğu Türkiye Selçuklu Devleti kuruldu. Birinci Haçlı Seferinde İznik'i terk ederek başkenti Konya'ya taşıdı.
Sakarya havalisi yeniden Bizans'ın kontrolüne girdi.
Yapılan kazılar ve bulgurların tarihi
bilgileri sayesinde; bölgede MÖ 300 ile 395 yılları arasında başkenti Nikomedia (İzmit) olan Romalıların Bitinya eyaleti bulunmaktaydı. Kandıra, Kaynarca,
Hendek, Karapürçek ve Taraklı’da rastlanan bazı bulgularca da bölgenin miladın
hemen öncesi ve sonrasında Bitinyalıların egemenliğinde yaşadığı
kesinleşmektedir. Bölgede inşa edilen Seyifler, Harmantepe,
Tersiye, Paşalar, Çobankale, Mekece kaleleriyle, I. Justinianos’un 562 yılında
Sakarya Nehri’nin üzerine yaptırdığı Beşköprü önemli tarihi kalıntılardır.
2. Osmanlı Dönemi
13. yüzyılın sonlarına doğru Konur Alp, bugünkü
Adapazarı Havzası'nı fethederek Türk hakimiyetini yeniden sağladı. İlk olarak batı Türkistan ve Azerbaycan'dan gelen göçebe Türk boyları buralarda köyler ve
kentler kurmuşlardır. Adapazarı, Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü'nden çıkan Çark Suyu arasında kalan yarımada biçimindeki
kara parçası üzerinde kurulmuştur. 1563 yılına ait bir vesika ve 1581 yılında Akyazı Ada Kadılığı'na yazılan ve bu yöreden nahiye diye
bahseden bir ferman şehrin tarihini anlatan ilk belgelerdendir.
Adapazarı yöresi başkent yakınında
olduğu için üretim fazlası her şey İstanbul'a gönderilirdi. Özellikle tarım,
hayvancılık ürünleri ve kereste açısından Sakarya çevresi önemliydi. İstanbul,
İzmit ve Kefken tersanelerine yakınlığı çevreden çokça kerestenin üretilmesine
neden olmuştur.
Osmanlı kumandanlarından Karamürsel Alp,
Karamürsel'de kurduğu tersanenin kereste ihtiyacını Karasu-Adapazarı arasındaki
ormanlardan karşılıyordu. Kereste işlerini takip için Adapazarı'nda Kereste
Eminliği kurulmuştu. Elde edilen tomruklar Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz'e, oradan
İstanbul'a Tersane-i Amire’ye ulaştırılıyordu. Gemi küreği yapım işi Karasu'ya
verilmişti. Tomrukların tamamı başkente gönderilmez, Sakarya ağzında (Yeni
mahalle) gemi yapım ve onarımı yapılırdı. Sakarya'dan Tophaneye top
arabalarının ahşap parçaları hazırlanır ve gönderilirdi.
Evliya Çelebi Sakarya yöresinden “ağaç denizi” olarak bahseder. Yöreyi gezen Fransız
kontu A.De. Moustier şunları 1862 yılında yazmıştır: "Adapazarı nehrin
kenarında 10.000 kişilik bir kent. Ceviz ağacı bol fakat kesilenlerin yerine
yenileri dikilmiyor. Bu gidişle Adapazarı ağaçsız kalacak." Adapazarı'nda
o yıllarda ceviz ağacından tabanca ve tüfek kabzası yapılmaktaydı.
İkinci Beyazıt Köprüsü: Osmanlı zamanından kalan köprü
tarihi açıdan önemlidir. Geyve ilçesinde Alifuatpaşa kasabasında II. Bayezid
tarafından yaptırılmıştır. Sakarya Nehri üzerine yapılan köprü 15 gözlüdür, uzunluğu 196,5,
genişliği 5,5 metredir.
3.Kurtuluş Savaşı
Adapazarı yöresi
Kurtuluş Savaşı’na; Ali
Fuat Cebesoy, Hasan Cavit Bey, Sırrı Bey, Çerkez Sait Bey, Metozade
Hüseyin Bey, Koçzade Mahmut Bey, Abdurrahman Bey, Kaymakam Tahir Bey, Cevat
Bey, Kazım Kaptan, Halit Molla ve İpsiz
Recep gibi kahramanlarıyla
katkıda bulunmuştur.
İlçede ilk müfrezeyi
kurma görevi Yüzbaşı Ramiz, Yüzbaşı Rauf, Doktor Raik'e verilmiştir. Onlarda
Meto Hüseyin ve Mehmet Beyin katkılarıyla bu görevi yerine getirdiler. Geyve,
Hendek ve Adapazarı'nda Kuvay-ı
Milliye teşkilatı aynı
zamanda kuruldu. Bölgenin önde gelenleri Ankara’ya Mustafa Kemal’e
bağlılık telgrafı çektiler.
Bölgede Ermeni ve Rum çeteciler ile mücadele için Türk milis
güçleri oluştu. Akyazı, Hendek ve Sapanca çevresinde Kazım Kaptan kuvvetleri, Kaynarca yöresinde Halit Molla, Kandıra ve Karasu çevresinde İpsiz Recep Ermeni ve Rum çeteleri ile mücadele
ettiler. Anzavur Ahmet üçüncü
ayaklanmasında Adapazarı
üzerinden Geyve boğazını ele geçirmek için saldırmış, Çerkez Ethem tarafından bozguna uğratılmışlardır.
Hendek’i ele geçiren Anzavur, Ethem tarafından püskürtülmüştür.
İzmit’i işgal eden
11. Yunan Tümeni, 24 Mart’ta Sapanca ve Kırkpınar'ı, 25 Mart tarihinde
Adapazarı'nı işgal etti. Milli kuvvetler Yunan ilerleyişini durdurmak amacıyla Sakarya Nehri üzerindeki ahşap olan Tavuklar ve
Taşlık köprülerini yaktı. Nehri geçen ilk Yunan birlikleri milis güçlerce geri püskürtüldü.
Bölgeyi işgalden
kurtarmak amacıyla yeni bir kolordu kurulup başına Albay Kasım Bey atandı.
Yunan kuvvetleri Bursa’ya doğru çekilmek amacıyla Adapazarı’na toplanmaya
başladılar. Çekilme sırasında şehrin yakılmasını önlemek için tedbirler alındı.
21 Haziran sabahı erkenden üç kol halinde Milli kuvvetler Adapazarı’na girdi.
Küçük çatışmalarla şehir kurtarıldı. Kazım Kaptan, Osman Kaptan ve Molla Halit
güçleri şehirde asayişi sağladı.
25 Mart tarihinden,
21 Hazirana kadar 3 ay süren işgalden kurtuluşu için Sakarya’da 21 Haziran
Kurtuluş Günü olarak kutlanmaktadır
4.Cumhuriyet Dönemi
Sakarya, 1954'te il oldu. 14 Ocak 2000'de çıkarılan 593
sayılı kanun hükmünde kararname ile büyükşehir unvanı kazandı. 2004 yılında çıkarılan
5216 sayılı kanun ile büyükşehir belediyesinin sınırları valilik binası merkez
kabul edilerek yarıçapı 20 kilometre olan dairenin sınırlarına
genişletildi.2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir belediyesinin
sınırları il mülki sınırları oldu.
5.Adaköy’den
Sakarya’ya
1324: Orhan
Gazinin fethiyle kurulan Ada Karyesi (Adaköy).
16. yy: Ada
nahiyesi
18. yy: Ada
kazası, Kocaeli vilayetine bağlı.
1868: Adapazarı
Belediyesi Kocaeli'ye
bağlı ilçe.
1954: Adapazarı
merkez ilçesi yeni kurulan
Sakarya ilinin merkezi.
2000: Adapazarı
Büyükşehir Belediyesi kurulur.
2008: Adapazarı
ilçe belediyesi, Sakarya
Büyükşehir Belediyesi’nin alt
kademe belediyesi olur. Kentin adı Sakarya’dır artık.
2014: 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı yasa ile
yeni değişiklikler olmuştur. 2014 mahalli idareler genel seçimi sonrasında
büyük şehir belediyesi Sakarya il mülki idare sınırlarındaki tüm alanda hizmet
vermeye başlanmış, ilin tüm ilçe belediyeleri büyükşehire bağlanmıştır.
Coğrafi özellikleri
İlin topoğrafyası üç
ana kısımda incelenir: 1.Kuzeydeki alçak tepelik alanlar, 2.Orta kısımda
Adapazarı ovası düzlüğü, 3. Güneyde engebeli dağlık alanlar. Kuzey Anadolu Fay
hattının kuzeyinde olmak üzere, batıdan Kocaeli
platosu Sakarya nehrine
kadar ilerler. Çam Dağı kütlesi hariç kuzey Kısımlar Kocaeli platosunun devamı
durumundadır.
Adapazarı ovası (Akova) Sakarya nehrinin taşıdığı
alüvyonlarla oluşmuştur. İzmit
körfezi ve Sapanca Gölü’nün devamı olan Adapazarı ve Düzce ovaları
tektonik oluşumlu ovalardır. Ovada 400 metreye kadar alüvyon çökeller yer alır.
İl topraklarının %34'ü dağlar, %44'ü platolar, %22'si dağlar
tarafından oluşturulur.
İklim ve Bitki Örtüsü
Sakarya ilinin Karadeniz kıyılarında Karadeniz
iklimi, güney kısmında Marmara tipi Akdeniz
iklimi etkilidir. Kuzeyde fındık yetiştirilirken, güney ilçelerinde
bir kısmı zeytin bahçesi olan meyve bahçeleri yaygın olması bunun
göstergesidir. İl merkezinin güneyinde yer alan Samanlı dağları ve Keremali
dağları Karadeniz iklim etkisinin güneye ulaşmasına engel olur. İlin güney
bölümüne İznik
Gölü yönünden Akdeniz hava kütleleri ulaşır. Yağış Kuzeyden güneye
doğru azalır: Karasu'da 1000 mm, Merkezde 840 mm, Geyve'de
600 mm'ye düşer. Hakim rüzgar yönü KKB'dır. Bağıl nem
ortalaması %72'dir. Yıllık sıcaklık ortalaması 14,2 C'dir. Ocak ayının
fazla soğuk olmaması (5.9 °C), Temmuz sıcaklıklarının yüksek olamaması
(23.3 °C), yıllık sıcaklık farkının düşük olması (17.4 °C), Karadeniz
iklimi etkisindendir. Yağışın mevsimlere dağılışı: %31 kışın, %26
sonbahar, %22 ilkbahar, %21 yaz. Bu dağılım Karadeniz yağış rejiminin
özeliklerini yansıtır. Yağışın %95,9'u normal, %3,7'si sağanak
şeklindedir. Yıllın 133 günü yağışlıdır.
Sakarya’da iklimin
etkisiyle nemcil Karadeniz Ormanları hakimdir. Ağaç türlerinden kayın, gürgen,
meşe, dişbudak, kestane, ıhlamur, kavak, kızılağaç bulunur. Ağaççık ve çalı
türlerinden taflan, defne, üvez, kızılcık, ormangülü, şimşir, yabani fındık,
mürver, kocayemiş bulunur. Orman alanının dışında az da olsa makiler bulunur.
Maki türlerinden kocayemiş, şimşir, akdiken, ardıç, çobanpüskülü, kermez
meşesi, böğürtlen, dikenli mersin, ayı üzümü ve ormangülü bulunur.
Sakarya ormanlarında
yaban hayvanlarından; geyik, karaca, ayı, kurt, domuz, tilki, çakal, sansar,
porsuk, tavşan, sülün, keklik, bıldırcın, üveyik, güvercin, sığırcık, kirpi,
saksağan, şahin, doğan, baykuş, yaban kazı, ördek yaşar.
1.1.1. Geyve İlçesi
İlçenin ismi Rumca “Gekve”
kelimesinden gelmektedir. Türk dilinde söylene söylene “Geyve” olmuştur.
Geyve’ nin Tarihi
Geyve Türklerce 1312 'de
Osman Gazi Devrinde Osmanlı topraklarına katılmıştır. Tarihi olarak 150 akçelik bir
Kazayı Şerif olduğu kaydedilmiştir.
1839’da kaza olmuş ve 1954 yılına
kadar Kocaeli iline bağlı iken bu tarihte Sakarya İline bağlanmıştır.1988 yılında Taraklı ve Pamukova
Geyve’den ayrılarak İlçe olmuşlardır.35 km’lik bir yolla Sakarya'ya bağlıdır. Milli
Mücadelenin önemli merkezlerinden biridir.
İstiklal Harbi
komutanlarından Ali Fuat CEBESOY Paşa şimdi kendi adı ile anılan kasabada karargâh
kurarak milli mücadelede mühim vazifeler ifa etmiştir. Bunun neticesinde Geyve
işgal görmemiş, düşman buraya yaklaşamamıştır.
Coğrafi Özellikleri
Geyve merkezinin rakımı 80 metre, yüzölçümü ise 780 km2’dir.
Arazinin Sakarya nehri boyunca Bayat, Eşme ve Doğantepe arasındaki takriben %20’lik kısmı ova, bakiye %80’i ise dağlık ve
ormanlıktır. İlçenin Doğusu Taraklı ve Karapürçek, Batısı Pamukova, Kuzeyi
Adapazarı (Sakarya Merkez) ve Sapanca, Güneyi ise Osmaneli ve Gölpazarı
ilçeleri ile hemhuduttur. İklim genelde ılıman ve yağışlıdır. Akdeniz,
Karadeniz ve Karasal İklimlerin karışımıdır.
İklim ve Bitki Örtüsü
İlçenin iklimi, Türkiye’de görülen Akdeniz, Karadeniz ve İç
Anadolu Karasal iklimlerin karışımı olup geçit bölgesi özelliği
gösterir.İlçenin doğal bitki örtüsü genellikle ormandır. İlçede verimli topraklar ve sahip
olduğu iklim özellikleri nedeni ile turunçgillerin dışında hemen tüm ürünler
yetiştirilir. Üretimi yapılan başlıca ürünler; bağcılık, meyvecilik (elma,
ayva, şeftali, kiraz), sebzecilik ve hububattır.
1.1.1.1.Eşme Köyü
Tarihi
Eşme Köyü Ermeni seyyah ve yazar H.S.EPRİGYAN’a göre 1902
yılında Geyve ziyareti esnasında Geyve’nin tüm köylerini araştırarak ve
gezerek tarihlerini gün yüzüne çıkartmış ve belgelendirmiştir. Osmanlı
imparatorluğu sultan II. Abdülaziz döneminde İzmit sancağına bağlı Geyve
kazasının Ortaköy sınırları içinde yer alan Eşme mevkii rivayet edilen yerde
Ortaköylü 14 Ermeni ortak tarafından 1286 (1866) tarihinde arazileri satın
alınarak kurulmuştur. Sonradan Ortaköy’den 100 dolayında Ermeni ailesi, 50
dolayında Rum ailesi köye yerleşmiştir. Eşme Köyü’nün ilk muhtarı 14 Ermeni
ortaktan biri olan Avadis Ağa namıyla rivayet edilen ipek fabrikası ve ipek
böcekhanesi sahibi Avadis Karabeyan köyün ilk muhtarı olmuştur. 1287 (1867)
tarihinde İzmit müşiri (valisi) Zekeriya Paşa tarafından Ermeni kilisesi ve
Ermeni mektebi yapılması için ödenek çıkartılmıştır. Kilise hemen inşa edilip
adı “Tanrının Kutsal Annesi” olmuştur ve bu kiliseye Nicomedia’lı (İzmitli)
papaz St.Theodoros tayin edilmiştir. Eşme Köyü yakınlarında tarihi bir özellik
olarak gerçek bir rivayete göre büyük bir kayada “Meryem Ana’nın Gözyaşı”
mağarası aranmaktadır. Meryem Ana’nın Hz.İsa’yı bu kayada bulunan mağarada
emzirdiği rivayet ediliyor.
Eşme Köyü’ne ilk Rumeli mübadilleri 1893 yılında Osmanlı-Rus
Harbi’nde Eşme Köyü’ne gelmeye başlamıştır. Köyde üç farklı medeniyet (Ermeni,
Rum ve Müslüman) bir arada yıllarca yaşamışlardır. 1919-1922 Kurtuluş Savaşı
itibarıyla Selanik, Serez, Sevren, Karacaova ve Vodina’dan gelen Rumeli
mübadilleri yerleştirilmiştir. Köy evleri Ermeni mimarisine göre iki ve üç
katlı olup üst kat yaşama alanı, giriş kat (zemin) ipek böceği bakımı ve hayvan
barınağı olarak tasarlanmıştır. 1919-1922 Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Eşme Köy
kilisesi papazı St.Theodoros Türklerle beraber yaşamaya başlar ve Eşme köyünde
kalır. Herkes ona Nebi Dede demektedir ve köyün sünnetçisi olmuştur. 29 Ekim
1923 Cumhuriyet’in ilanı ile köye ilkokul ve cami yaptırılmıştır.
Coğrafi
Özellikleri
Sakarya havzasını çevreleyen tepelerin üstüne kurulmuş
olan Eşme, çevresine göre hayli yüksekte ve eğimli bir araziye sahiptir. Köyün
yollarının çoğu yokuştur. Ancak köyün altyapısının yeterli olması ulaşımı
etkilememektedir. Sakarya ili merkezine 30 km., Geyve ilçesine 3 km.,Taraklı ilçesine
35 km., Pamukova ilçesine 10 km. uzaklıktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder